SES
Hüseyin BAŞARAN
İki kişilik
yalnızlığınızı yaşarken, bir ses yürür içinizde. Ne zaman arayacak diye
kıvranır durursunuz. Kulaklarınız tetiktedir, yüzünüz telefona dönük. Bu ses,
içinizdeki buzulları eritir. Yüreğinizdeki dağları oynatır yerinden. Çünkü
gücünü aşktan alır. Yalnızlığınızı saran duvarlar, bir anda yıkılıverir.
Oturduğunuz koltuk sallanmaya başlar, ayaklarınız yerden kesilir. Kanat açmış
kırlangıç gibi pike yapar bedenine.
Bu ses, kendi
ırmağında alır duşlarını. Kendi
kırlarında yetiştirir çiçeklerini. Yaşamında her gün yeniş bir mevsim yaratır.
Diline yeni renkler üretir.
“Dil
içinde dil arıyorum, dilini çözmek için” diye seslenir sevdiğine. Bu ses, yalnızlığın
perdesini açar, gönlünüz aydınlanır. Su serper yanan yüreğinizin koruna,
gökyüzünün mavi ışıklarını doldurur avuçlarınıza. Üzerinizdeki siyah bulutlar
beyaza dönüşür. Düşlerinizi sıcak koylara yelken açtırır. Yeşilin tonlarında
gezdirir gözlerinizi.
İçinizdeki ‘ben’
kabuğunu gizlenen salyangoza dönüşür, ürker çirkinliğinden. Yeni bir yaşama
adım atar içinizdeki çocuk. Oyuncaklarını toplar, çocuk bahçesine götürür.
Salıncaklarla konuşur, kaldıraçlarda havalandırır düşlerini.
Yalnızlık,
duvarlarla baş başa kalır. Tutunacak dal arar. Ama korkularını yine size saklar
24
Ocak 2001